Thesseloniki-Lefkada-Kefalonia - Temmuz 2016
Merhaba, 9 günde yapmış olduğumuz Selanik, Lefkada, Kefalonia (toplam 2800 km) turundan gözlemlerimi, önerilerimi aktarmak için bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Rotamız |
Yakıcı güneşin altında Yavaş yavaş ilerliyoruz. Sanırım aracı ile ilk defa çıkış yapan çok idi ( ilk seferinden işlemler biraz daha fazla sürüyor) 16.00 da büyük bir yorgunluk ile yunan tarafına geçmiş bulunuyoruz. Yani toplamda maalesef 5 saatimizi alıyor Yunanistan'a geçmek, (normal bir hafta sonunda max. 30 dk. süren bir işlem)
Kipi (Ipsala) Sınır Kapısı |
İskeçe’de (Xanthi) akşam yemeği için durduk. İskeçe’de çok fazla Türk yaşıyor. Türkçe bilene de rastlamak çok zor değil, yemek yediğimiz restoranın aşçısı ile Türkçe kısa bir sohbetimiz bile oluyor.
Yunanistan’da maalesef otoyol dışında yol levhaları çok yetersiz, otelimiz panorama semtinde. Ancak gps olmasa levhalar ile bulmak imkânsız zira bir tane bile levha yok. Panorama bir tepe üzerinde turistik bir bölge. Birçok otel var bu alanda. Selanik’i tepeden gören güzel bir manzarası var.
Panaroma'dan Selanik Manzarası |
Alexander the Great |
Yol üzerinde bir kez mola ile Grevena üzerinden Ioannina istikametinde otoyol üzerinden devam ediyoruz. Dağlık bir bölge var bu istikamette kaç tünel geçtik bilmiyorum. 2–3 km’lik uzun olanlar da var 200–300 metrelik olanlarda, ama sanırım toplamda 15–20 tünel var arka arkaya. Ioannina ya varmadan yaklaşık 10 km önce Preveza tabelasını takip ederek otoyoldan ayrılıyoruz.
Virajlı tek şerit gidiş tek şerit geliş yollar biraz yoruyor, ardından su altı tünelinden geçiyoruz ve Lefkada tabelalarını takip ediyoruz. Bildiğim kadarıyla sonradan yapılan yapay bir yol. Lefkada uzaktan muhteşem görünüyor saat 8 buçuk civarı ve gün batımı. Bir feribot kullanılarak oluşturulmuş bir köprümsüden geçerek Lefkada’ya ayak basıyoruz. Çok güzel bir atmosferi var.. Akşam yemeğimizi Lefkada şehir merkezinde küçük bir yunan restoranında yiyoruz. Retsina içerek yorgunluğumu atıyorum (yunanistana özel bir beyaz şarap)
Denizin altından geçilen tünel (Preveza) |
Akşam yemeğini yine Agios Nikitas merkezde bir yunan restoranında yedik. Garson kız gelip yunanca konuşmaya başladığında, yunanca bilmediğimizi belirttim. Hemen İngilizce konuşmaya başladı, espri olsun diye Türkçe menü var mı dediğimde bir an duraksadı ve kendisinin Türk olduğunu söylediğinde komik bir an oldu. Güzel bir yemeğin ve sohbetin ardından otelimize geçtik.
Sabah garson kızdan aldığımız tavsiye üzerine Kavalikefta plajına doğru yol alıyoruz. Yolu çok çok inanılmaz virajlı ve derin çukurlar var. Arabayı bir noktada bırakıp 30–40 basamak merdiven iniyoruz. Çok değişik bir manzara, ama maalesef bakirliğini yitirmiş çoktan şezlonglar atılmış turistler plajı doldurmuştu. Deniz inanılmaz dalgalıydı yine maalesef. Plajın güneyine doğru yürüdüğümüzde ciddi kayalıklar çıkıyor, ama geçilmez değiller. Biraz zorlu da olsa geçmeyi başarıyoruz ve gördüğümüz manzara buna değiyor. Sabah saat 10 ve Megali Petra plajındayız. İnanılmaz turkuazlıkta bir deniz rengi ve Megali Petra yani büyük taş. Gerçekten görülesi. Tüm günümüzü bu plajda geçiriyoruz. Akşam Lefkada şehir merkezinde limanda deniz kenarında bir tavernada yemeğimizi yiyoruz. Garson abla muhteşem tatlı güler yüzlü, hafif de kafası dumanlı gibi :)
Megali Petra |
Porto Katciki (Keçi) plajına doğru yola çıkıyoruz. Tabelalar yine bizi aldatıyor ve kestirme yolu bulamıyoruz. 40 dk. da plaja ulaşıyoruz, yaklaşık 70–80 metre yukarıda arabayı bırakıyoruz (ücretsiz otopark var) Yukarıdan manzara muhteşem. Denizin rengi ve plajdaki taşların beyaz rengi çok güzel bir uyum oluşturuyor. Deniz maalesef yine biraz dalgalı.
Porto Katciki |
Adanın en ünlü plajı Myrtos’a doğru yola çıkıyoruz. Kısa bir yolculuktan sonra uzaktan o denizin eşsiz rengi görünüyor. Adil olmak gerekirse Porto Katsiki’den daha iyi. Daha geniş ve uzun bir plajı var ve tertemiz. Deniz maalesef yine biraz dalgalıydı. Ama tadını çıkardık. Ani gelen bir dalgadan ise yediğim dayağı unutmayacağım. Buradan gece konaklayacağımız Lixouri ye geçiyoruz. Adanın en büyük ikinci yerleşim birimi sanırım. Sahildeki restoranların olduğu cadde ise gayet nezih.
Myrtos/Kefalonia |
Adanın merkez ilçesi olan Argostoli çok orijinal bir mekân. Sahil boyu restaurantlar barlar cafeler. Capcanlı bir ortam. Lefkada’dan çok farklı. Çok orijinal mekânlar gördüm. İç kısımlarında çarşısı var sokaklar çok temiz ve estetik şekilde düzenlenmiş. Akşam yemeğini Kalafatis diye sahildeki meşhur bir tavernada yiyoruz. Kalafatis’te muhteşem bir akşam yemeğini makul bir fiyata yiyebilirsiniz.
Şef garsondan birkaç bilgi alıyorum. 1954 depremi sonrası adada ilk kurulan restoranmış. Bu bahsi geçen deprem adayı darmaduman etmiş taş üstünde taş bırakmamış, ada depreme alışkın. En son haberlere de konu olan 2007 ve 2014 depremleri kayda geçmiş. Adada çan kulesi yamuk bir kiliseye rastlamıştık. Bunun nedenini işte bu bilgileri edindiğimde anlıyorum.
Lefkada |
Sabah erkenden kalkarak saat 08.00 de İstanbul yoluna koyuluyoruz. Gümrükte en az 2–3 beklerim diye düşünürken 30 dk da geçmek bizi inanılmaz mutlu ediyor. Tek içimde kalan Meteora’ya vakit kalmaması oldu. O da başka zamana.
Çok yorgunuz ama muhteşem bir turdu. Bu rotada görülebilecek çok yer görmüş olduk. Her gün farklı otelde kalmak her öğün farklı yerde yemek, her gün farklı plaja gitmek...
Bu güzergâhı kesinlikle tavsiye ediyorum. İyonya adalarının bakirliği bozulmadan görmekte fayda var.
Sevgiler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder